Arama

Kolektif Çalışma Atölyeleri

Kolektif Çalışma Atölyeleri: Düzenleme kurulu tarafından kongre temasına uygun olarak belirlenen konularda ve davet edilen kişi/kişilerin organize edeceği tartışma-yazma pratiklerinin üretileceği atölyelerden oluşmaktadır. Her bir kolektif atölyenin 1 ya da 2 kordinatörü vardır. Bu koordinatörlerin atölyelerine özgü oluşturduğu çağrı metnini aşağıda bulabilirsiniz. Bu çağrı metnine geri dönüş yapan katılımcılar arasından atölye koordinatörü en fazla 20 kişiyi kolektif çalışma atölyesinde yuvarlak masaya davet eder. Kongrede bir araya gelen öneri sahipleri beyin fırtınası yaparlar. Bu toplantının katılımcıları sadece bu kişilerden oluşur. Bu grubun 3 ay içinde kolektif atölyedeki tartışmaları yansıtan, formatına (bildiri, broşür, rapor vb.) kolektif karar verecekleri bir (veya birden fazla) doküman hazırlamaları ve bu dokümanın kongre kitapçığında (basılı ve çevrimiçi) yer alması beklenmektedir. Planlanan kongre kitapçığında yer alacak dökümanlar, kongre bilim kurulundan hakemlere gönderilerek değerlendirilecektir. Kolektif atölyelere katılmak için 500-1000 kelime aralığında metin önerilerinizi web sayfasından göndermeniz gerekmektedir.

Kolektif Çalışma Atölyeleri

Değerli Katılımcılar,

Genelde felsefenin temelinde nasıl eleştirel bakmak, sorgulamak, merak etmek varsa onun bir uygulama alanı olan P4C çalışmalarının özünde de özenli olma, iş birliği içinde öğrenme, yaratıcı düşünme ve eleştirel düşünme var.

 Paulo Freire’in kurucusu olduğu Eleştirel Pedagoji yönteminin de özünde var olan ezilenlerin, güçsüzlerin aleyhine olan toplumsal sorunların, olguların hem çözümlemesinde, anlaşılmasında hem de çözüm üretmede ve etkili olmada benzer yöntem ve teknikler kullanılmakta.

Bu atölyenin temel hedefi, Çocuklarla ve Topluluklarla Felsefenin eğitim alanındaki etkililiği ve uygulana birliği ile bu alanın Eleştirel Pedagoji alanıyla olan, olabilecek ve olma olasılığı olan alanları saptamak. İkisini ortaklık ve eşgüdümünün olanaklarını artırma, fark etmek ve çoğaltmaktır.

P4C uygulamalarının ve Ezilenlerin Pedagojisinin hem içerik hem de yöntem boyutuyla birlikte sentezlenecek örnek atölyelerle yeni ve özgün seçenekler sunulabileceğini söylemek mümkün.

Sunulacak öneri metinleri en az 1000 sözcükten oluşmalıdır. Öneri metinleriniz, atölyede sergilenecek uygulamanın somut çalışma planını ve yöntemlerini içermelidir. Öneri metinleri, katılımcıların P4C ve eleştirel pedagoji konularındaki araştırmalarını ve bu alandaki yenilikçi yaklaşımları yansıtmalıdır. Önerilerin, eleştirel pedagoji alanında uygulanabilir, yenilikçi ve somut katkı sağlayacak nitelikte olması önemlidir. Öneriler, Çocuklarla Felsefe Uygulamalarının eleştirel pedagoji uygulamalarına nasıl entegre edilebileceğini somut olarak ortaya koymalıdır. Öneri metinlerinde, bu entegrasyonun, öğretim süreçlerine, öğrenme metodolojilerine ve eğitim materyallerinin geliştirilmesine nasıl katkı sağlayacağı açık olarak ifade edilmelidir.

Katılımcı seçimi, sunulan önerilerin uygulanabilirliği, yenilikçiliği ve eleştirel pedagojiye katkısına göre yapılacaktır. Seçilen katılımcılar, atölye boyunca diğer katılımcılarla etkileşim içinde olacaklardır. Atölye sonunda, atölye koordinatörü tarafından atölyede sergilenen ve tartışılan uygulamalara ilişkin bir bildiri yazılacak ve bu bildiri Kongre kitabında yer alacaktır.

Bu daveti değerlendirdiğiniz için teşekkür ediyor, katılımınızı heyecanla bekliyoruz.

Fevzi Bakır

Değerli Katılımcılar,

Sizi “Demokratik Eğitim Sendikacılığı Nasıl Geliştirilebilir?” başlıklı atölye çalışmasına davet etmek için yazıyoruz.

Bilindiği gibi uzun bir süredir sendika ve kriz kavramları birlikte anılmaya başlanmıştır. Bu süreçte ön plana çıkan en önemli söylem sendikaların siyasetten arınmış ve tamamen özlük haklarını temel alan bir yapılanmaya dönük olması gerektiği yönündedir. Bu söylemin doğurduğu krizi ise; demokratik talep ve değerlerle sendikal işleyiş arasında gözlenen bir gerilim olarak tanımlamak mümkündür.

Tarihsel süreçte sendikaların, üyelerinin sosyal ve ekonomik haklarını savunarak geleceklerinin güvence altına alınmasına dönük uğraş alanları olduğu kadar daha kapsayıcı biçimlerde toplumsal işleyişte çoğulcu anlayışın zayıflamasına karşı otoriter eğilimli rejimlerde demokrasinin ilerlemesine yönelik sorumlulukları da bulunmaktadır. Ekonomik ve sosyal hayata karşı neoliberal politikaların saldırıları karşısında son 30-40 yıl boyunca güncel tartışma konularından biri de emek kesiminin nasıl örgütleneceği ve kendisini nasıl savunabileceği üzerine olmuştur.

Diğer taraftan merkezi güç odakları karşısında mevcut eğitim sendikaları içerisinde üye sayısı en fazla olan sendikalar, egemen söylemin ideolojik birer aygıtı haline gelerek “vesayetçi sendika” anlayışının ortaya çıkmasına neden olmuş ve egemen gücün ideolojik söylemlerinin eğitim alanında meşruiyet kazanmasında işlevsel yapılar haline dönüşmüştür. Bu kapsamda sendika-siyaset ilişkisi, sendika yönetim organlarının nasıl seçildiği, sendikalarda cinsiyet eşitliği politikaları, sendika içi muhalefetin etkin olup olmadığı, seçilme süreci, karar alma ve kararlara itiraz mekanizması, uygulanan eğitim politikalarına karşı sendika üyelerine demokratik ve eleştirel bir bilinç kazandırılması vb. konularda da yeni bir kriz alanı daha oluşmuştur.

Bu atölyenin genel amacı; eleştirel eğitimcilerin örgütlenmesinde yeni stratejiler geliştirilmesi, sendikal demokrasi, eleştirel bilince sahip sosyal aracılar olarak öğretmenlerin sendikal eğitimi gibi demokratik bir eğitim sendikasının nasıl yaratılabileceği konusunu eleştirel pedagojinin kavramları ile yeniden düşünmek ve olanakları tartışmaktır.

Uzmanlığınızın ve deneyimlerinizin tartışmaları büyük ölçüde zenginleştireceğine ve atölyenin başarısına katkıda bulunacağına inanıyoruz. Katılımınız bizim için son derece değerli olacaktır. Herhangi bir sorunuz veya daha fazla bilgiye ihtiyacınız olursa, [email protected] adresinden iletişime geçmekten çekinmeyin.

Bu daveti değerlendirdiğiniz için teşekkür ediyor, katılımınızı bekliyoruz.

Simge YARDIM- Ergül ADIGÜZEL

“Eleştirrl Pedagojinin İnsan, Toplum, Yurttaşlık, Sığınmacılık ve Mültecilik Anlayışının İlke ve Uygulamaları Neler ve Nasıl Olmalı?” Kolektif Atölyesine Çağrı

Eleştirel pedagojinin oluşum ve gelişimine belli bir tarihsel başlangıç koyulamasa da her şeyden önce özgür, eşit ve duyarlı birey, özgürlükçü, eşitlikçi, dayanışmacı eğitim ve toplum tahayyüllerine dayandığı ileri sürülebilir.

Madde ve evrenin hareketli bir alem olması, insanın hareketli bir canlı olması belli bir coğrafya içinde, belli bir ülke içinde ve ülkeleri coğrafyaları aşan hareketlilikleri birlikte getirmektedir. Bunların bir kısmı daha ağırlıklı olarak bireysel iradeye dayalı olmakla birlikte büyük kısmı daha ağırlıklı olarak teknolojik (coğrafi keşifler, modernleşme, ulaşım iletişim imkanları), iktisadi (örneğin köle ticareti ve işçi göçleri), iklimsel veya çatışma işgallere dayalı sebeplerle, belli şartlarla ve zorlamalarla oluşmaktadır. UNHCR’ye göre 2022’nn sonu itibariyle, “baskı, çatışma, şiddet, insan hakları ihlalleri ve kamu düzenini ciddi şekilde bozan olaylar nedeniyle dünya çapında 108,4 milyon kişi zorla yerinden edildi. (…) Dünyada her 74 kişiden 1’inden fazlası kaçmak zorunda kaldı.”

Resim açıklaması

Kaynak: https://www.unhcr.org/global-trends

UNHCR Türkiye masasının verdiği bilgilere göre, “Çatışma, şiddet ve zulüm sebebiyle zorla yerinden edilen kişilerin sayısı küresel çapta rekor düzeylere ulaşırken; Türkiye dünyada en fazla sayıda mülteciye ev sahipliği yapan ülke olmayı sürdürmektedir. Türkiye, yaklaşık 3,6 milyon kayıtlı Suriyeli mültecinin yanı sıra 320.000 kadar diğer uyruklardan UNHCR’nin ilgi alanına giren kişiye de ev sahipliği yapmaktadır.” (https://www.unhcr.org/tr/turkiyedeki-multeciler-ve-siginmacilar, al.29.01.2024).

Kitlesel yerinden edilmeye Afganlıların, Sudanlıların, Suriyelilerin, Ukraynalıların göçleri ile birlikte en somut örneklerden biri Filistinlilerin, Gazzelilerin durumudur. 2023’ün son ayları ve şu günler itibariyle 1,5-2 milyon Gazzeli yerinden edilmiştir.

Zorunlu göçler dışında her tür hareketlilik ve göçler oturum hakkından yönetime katılmaya kadar hak ve özgürlüklerle içerik kazanmaktadır. Magna Charta’dan Türkiye’nin AB üyeliğine ilk ana konulardan birini serbest seyahat hakları oluşturmuştur. Hicret, misyonerlik ve kapitülasyonlar da bunların bir parçasıdır. Türkiye’den işçi göçü, KHK dahil zorunlu göçler ve beyin göçleri de sorunun bir parçasıdır. Organ ve çocuk-kadın-insan kaçakçılığı da sorunun bir boyutunu oluşturmaktadır.

Eleştirel pedagoji iç ve özellikle ülke dışı göçmenlerin ve mültecilerin hak ve özgürlüklerine, seyahat, oturum, çalışma, yurttaşlık hakları ve özgürlükleri başta olmak üzere tüm bunlara eşlik eden eğitim hak ve özgürlüklerine nasıl bakar ve nasıl bakmalıdır? Eleştirel pedagojinin insan, toplum, yurttaşlık anlayışı nedir ve bunun altında sınır aşan göçmenlerin konumunu, haklarını ve özgürlüklerini nasıl değerlendirmektedir? Bu hak ve özgürlükler arasında eğitim hakkının yeri nedir? Eleştirel pedagoji göçmen ve mülteciliğe dair nasıl bir okul, müfredat, öğretmenlik, öğretim, ölçme değerlendirme, kademeler arası geçiş, eğitim finansmanı, yönetimi, disiplini ve denetimi modeli önermektedir? Mevcut modellerini ve önerilerini nasıl geliştirebilir?

Adnan Gümüş

Değerli Katılımcılar,

Eleştirel medya okuryazarlığı, kültürü ve toplumu şekillendiren temsilleri, sistemleri, yapıları ve ideolojileri eleştirel bir bakış açısıyla inceler. Güç ve bilgi arasındaki ilişkileri sorgulayan bu süreç, sosyal ve çevresel adalet için diyalojik temelli bir yaklaşımı benimser ve Paulo Freire’nin praxis kavramını içinde barındırır: “Dünyayı dönüştürmek için düşünce ve eylem birlikteliği gerekmektedir” (1970, s. 36). Medyanın tarafsız olmadığını kabul eden eleştirel medya okuryazarlığı, sınıf, toplumsal cinsiyet, ırk ve diğer kimlik biçimlerinin temsillerini sorgular. Baskı ve ayrımcılığı yeniden üreten medya mesajlarına meydan okurken, eleştirel, özenli ve vicdanlı bireylerin gelişimine de katkıda bulunmayı amaçlar (Steering Committee, 2021).

Peki eleştirel pedagojinin özellikle farklı medya alanlarını anlamada ve bu alanlara içkin mesajları tartışmadaki yeri ne? Binark ve Bek’e (2007) göre eleştirel pedagoji, medya ile ilgili düşünürken tarihsel, toplumsal, siyasal, kültürel ve ekonomik bağlamların öneminin farkına varmamızı sağlar. Bu bağlamların eğitimdeki aktörler tarafından nasıl algılandığı ve eğitim sürecinde dolaşıma giren ve yeniden üretilen bilginin nasıl uygulandığı da eleştirel pedagojiyle anlaşılır (Binark ve Bek, 2007).

Günümüzün küresel dijital medya ortamında enformasyonu sorgulamak, sahte haberlerin, algoritmik yanlılığın farkına varmak, ayrımcı söylemi ayırt etmek, veri sömürgeciliğini, yeni güç dinamiklerini ve tahakküm biçimlerini anlamak, dünyayı dönüştürmek için eyleme geçmek yolunda atılabilecek ilk adımlar olabilir. Kellner ve Share’e (2019) göre günümüz dünyasında eleştirel pedagoji ve eleştirel medya okuryazarlığı uygulamalarının her seviyedeki eğitim süreçlerine adapte edilmesi, sosyal adaletin ve demokrasinin tesisine katkı sunacaktır (Kelnner ve Share, 2019).

Bu atölyenin temel hedefi, eleştirel medya okuryazarlığının ve eleştirel dijital okuryazarlığın eleştirel pedagoji ile kesiştiği noktaları, bu pedagojilerin birbirlerine etkilerini bir arada kavramaktır. Bir yandan bu pedagojilerin “öğrencilerin ve eğitimcilerin özgürleşme sürecine” nasıl katkı sağlayabilecekleri, diğer yandan da “dünyayı dönüştürmek için düşünce ve eylem”e geçmeyi nasıl teşvik edebilecekleri, kuramsal tartışmalar, pratik örnekler veya interaktif uygulamalar üzerinden ele alınacaktır.

Sunulacak öneri metinleri 600-1000 sözcükten oluşmalıdır. Öneri metinleri, katılımcıların eleştirel medya okuryazarlığı, eleştirel dijital okuryazarlık ve eleştirel pedagoji konularındaki araştırmalarını, eğitimde yenilikçi uygulama tasarımlarını veya kuramsal tartışmaları içerebilir.  Önerilerin, eleştirel pedagoji alanında uygulanabilir, yenilikçi ve somut katkı sağlayacak nitelikte olması önemlidir. Özellikle bir süredir uygulamada olan pedagojik yaklaşımları atölye kapsamında tartışmanın çok değerli olacağı kanısındayız. Öneriler, medya/dijital okuryazarlığının eleştirel pedagoji uygulamalarına nasıl entegre edilebileceğine odaklanmalıdır. Öneri metinlerinde, bu entegrasyonun, öğretim süreçlerine, öğrenme metodolojilerine ve eğitim materyallerinin geliştirilmesine nasıl katkı sağlayacağı açık olarak ifade edilmelidir.

Katılımcı seçimi, sunulan önerilerin yenilikçiliği ve eleştirel pedagojiye katkısına göre yapılacaktır. Seçilen katılımcılar, atölye boyunca diğer katılımcılarla etkileşim içinde olacaklardır. Seçilen katılımcıların Kongre’den sonraki 3 ay içinde kolektif atölyedeki tartışmaları yansıtan bir metin hazırlamaları ve bu metnin kongre kitapçığında (basılı ve çevrimiçi) yer alması beklenmektedir. Yazılması planlanan kongre kitapçığında yer alacak metinler, kongre bilim kurulundan hakemlere gönderilerek değerlendirilecektir. Diğer yandan koordinatörlere gönderilen metinler tek bir konu etrafında şekillenmemiş ise koordinatörler bu metinleri ve dolayısıyla kişileri gruplara ayırarak ve farklı ekipler oluşturarak da ilerlemeyi tercih edebilir. Bu durumda atölye günü birden fazla yuvarlak masa kurulabilir ve birden fazla bildiri kaleme alınabilir.

Bu daveti değerlendirdiğiniz için teşekkür ediyor, katılımınızı heyecanla bekliyoruz.

Esra Ercan Bilgiç & Yusuf Yüksekdağ

© Tüm Hakları Saklıdır.