Arama

Kılavuza Yönelik Atölyeler

Kılavuza yönelik Atölyeler: Düzenleme kurulu tarafından belirlenen konularda ve davet edilen kişi/kişilerin organize edeceği tartışmaların yapılarak eğitimcilere kaynak görevi görecek bir rehber metnin geliştirilmesine katkıda bulunacak atölyelerden oluşmaktadır. Bu rehber metnin geliştirilmesi için atölyeye katılmak isteyen kişiler öneri metin hazırlamaları gerekmektedir. Sunulacak öneri metinleri 500-1000 sözcükten (ilgili atölye çağrı metninde farklı bir şey belirtilmemişse) oluşmalıdır. Öneri metinleriniz, atölyede sergilenecek uygulamanın somut çalışma planını ve yöntemlerini içermelidir. Öneri metinleri, katılımcıların ilgili atölye konusundaki yenilikçi ve somut katkı sağlayacak nitelikte araştırmalarını yansıtmalıdır. Katılımcı seçimi, sunulan önerilerin uygulanabilirliği, yenilikçiliği ve eleştirel pedagojiye katkısına göre yapılacaktır. Seçilen katılımcılar, atölye boyunca diğer katılımcılarla etkileşim içinde olacaklardır. Atölye sonunda, atölye koordinatörü tarafından atölyede sergilenen ve tartışılan uygulamalara ilişkin bir bildiri yazılacak ve bu bildiri Kongre kitabında yer alacaktır.Kılavuza yönelik atölyelere katılmak için 500-1000 kelime aralığında metin önerilerinizi web sayfasından göndermeniz gerekmektedir.

Kılavuza Yönelik Atölyeler

Değerli Katılımcılar,

Sizi “Ders Kitaplarında Eleştirel Pedagoji: Daha Eşitlikçi, Kapsayıcı ve Çoğulcu İçerikler Geliştirmek “ başlıklı atölye çalışmasına davet etmek için yazıyoruz. Bu atölye çalışması, eğitimcilere ders kitaplarının eleştirel yöntemlerle analiz edilmesine ve kitap içeriklerinin daha eşitlikçi,  kapsayıcı ve çoğulcu olduğunu gösteren ölçütlerin belirlenmesine yardımcı olacak yöntemler sunmayı amaçlamaktadır.

Bu atölyeye katılarak eğitimciler ders kitaplarındaki önyargıları, basmakalıp inançları ve ihmalleri nasıl tespit edecekleri ve bunlarla nasıl mücadele edecekleri konusunda değerli bilgiler kazanacaklardır. Ayrıca, sosyal adaleti teşvik eden ve tüm öğrencilere güç veren daha dengeli ve çeşitli eğitim programları oluşturmak için pratik stratejiler üzerinde düşünülecektir. Bu süreçte katılımcıların tartışmalara katılmaları ve uygulamalı çalışmalarda yer almaları beklenmektedir.  Bu atölyenin katılımcıları, eleştirel pedagoji temelinde daha eşitlikçi, kapsayıcı ve çoğulcu içerikleri sınıflarında aktarmak isteyen eğitimcilere kaynak görevi görecek bir rehber metnin geliştirilmesine katkıda bulunma fırsatına sahip olacaklardır.

Uzmanlığınızın ve deneyimlerinizin tartışmaları büyük ölçüde zenginleştireceğine ve atölyenin başarısına katkıda bulunacağına inanıyoruz. Katılımınız bizim için son derece değerli olacaktır. Herhangi bir sorunuz veya daha fazla bilgiye ihtiyacınız olursa, [email protected] adresinden iletişime geçmekten çekinmeyin.

Bu daveti değerlendirdiğiniz için teşekkür ediyor, katılımınızı heyecanla bekliyoruz.

Saygılarımızla,
Canan Aratemür Çimen & Pervin Oya Taneri

Değerli Katılımcılar

Eleştirel pedagoji ve ekolojik pedagoji eğitimde farklı ancak birbirini tamamlayan yaklaşımları temsil eder. Her ikisi de daha katılımcı, adaletli ve sürdürülebilir bir dünya için eğitimin önemini vurgular; özellikle toplumsal adalet, sürdürülebilirlik ve dönüştürücü eğitimdeki vurguları ve yaklaşımları açısından ortaklaşırlar. Bu ortak noktalar eleştirel pedagoji ve ekolojik pedagojinin temelde insanın ve doğanın birlikte ele alındığı, toplumsal ve çevresel adaleti hedefleyen bir eğitim anlayışını paylaştığını gösterir.

Eleştirel pedagoji halihazırda var olan yapıları eleştirel olarak analiz etme ve sorgulamaya teşvik etmeyi ve hem içinde yaşadığımız toplumu hem de dünyayı şekillendiren sistemler hakkında bilinçlenmeyi hedeflerken ekolojik pedagoji, çevresel okuryazarlık, sürdürülebilirlik ve doğal dünya ile kurulması hedeflenen derin bir bağlantıyı teşvik etmekle ilgilenir. 

Ekolojik pedagoji çerçevesinde bir eğitim yaklaşımını benimseyen orman okulları çocukların doğayla derin bir bağ kurmalarını, doğal çevreyi korumayı öğrenmelerini ve sürdürülebilir bir yaşam tarzını belirlemelerini sağlarken bunu yapılandırılmamış doğal öğrenme ortamlarında kendi başlarına keşfetmelerine ve kendi öğrenme süreçlerinin sorumluluğunu alabilmelerine alan açar. Doğada oynanan oyunlar ve farkındalıklarını arttıracak etkinlikler aracılığıyla çocuklar bağımsız düşünme, problem çözme, empati ve iletişim becerilerini geliştirme fırsatı bulurlar. 

Bu amaç ve kazanımlar doğrultusunda düzenlenen atölyemizin hedefi çocukların doğayla derin bir bağ kurmaları, doğal çevrelerini korumayı öğrenmeleri ve sürdürülebilir bir gelecek için sorumluluk almaları sürecine nasıl katkı sağlayabileceğimizi pratik örnekler ve somut uygulamalar üzerinden ele almaktır. 

Günümüzün hızlı tempolu dünyasında, eşsiz bir kaynak ve öğrenme ortamı olan doğanın bize sunduğu huzur ve dengeyi sıklıkla unuttuğumuz bir dönemde çocukların olduğu kadar bizim de doğayla bağımızı güçlendireceğini umduğumuz atölyemize (kayıt linki) üzerinden kayıt yaptırabilirsiniz.

Katılımınızı heyecanla bekliyoruz.

Görüşmek dileğiyle,

Arzu PEKSEV & Yasin SANCAK

Değerli Katılımcılar,

Türk eğitim tarihimize özgün ve deneysel  bir model olarak damgasını vurmuş olan Köy Enstitüleri, cumhuriyetin  toplumsal dönüşüm projesinin  en önemli ve kalıcı iz bırakan kurumlarından biridir.  Köy Enstitüleri, yoksul  köy çocuklarının eğitime erişimi için tasarlanmış ve onları, içinde yaşadıkları doğal ve toplumsal çevreyi dönüştürme kapasitesi  edinmiş “köy kökenli aydın kuşağı” olarak yetiştirme hedefine odaklanmış kurumlar olarak, Türk eğitim tarihine damgasını vurmuştur. Dönüştürücü etkisi sadece köy ile  sınırlı kalmamış, eğitime  yaklaşımı, öğretim programı, yönetim ve işleyiş tarzı ile aydınlanmacı ufuk geliştiren, toplumsal ve kültürel merkezler işlevinde olmuştur. 

Köy enstitüleri, özyönetimci  ve  katılımcı bir tarzda örgütlenmiş öğretim ve yönetim süreçleri, eleştiri ve sorgulama becerileri sunan geniş ufuklu eğitim müfredatı, kuramsal ve uygulamalı ders programlarına temel olan eşitlik, özgürlük, adalet, dayanışma  gibi değerleri ile eleştirel bilincin gelişmesine uygun koşul ve araçları  sunmuştur. Günümüzün kapitalist yeniden üretim sürecinin gerektirdiği işlevsel işgücü yetiştirmeye odaklı “ İş için eğitim” modeli içinde değil; mesleki teknik eğitim ile genel eğitim arasındaki ayrımı aşmayı hedefleyen; kuram ile uygulamayı birleştiren, “iş ve yaşam okulu” yaklaşımında yer alır.

Bu özellikleriyle Cumhuriyet’in  toplumsal dönüşüm projesinin  en önemli ve kalıcı iz bırakan kurumlarından biri olan Köy Enstitüleri, ayrıcalıklarını kaybetme korkusuyla karşı çıkan çevrelerin baskısı ve kuşatması altında kapatılmıştır. Artık yaşayan tanıklarının bile çok az sayıda kaldığı, eğitimin dönüştürücü işlevinin somut örneği olan Köy Enstitüsü yapısına, günümüz Türkiye’sinde eğitimin olumsuz gidişatını frenleyebilmek açısından, eleştirel pedagoji merceğinden  bir kez daha bakılmasında yarar vardır. Bu kısa ama etkili ve radikal tarihsel deneyim, eleştirel eğitimciler için geniş inceleme ve araştırma soruları barındırmaktadır.

“Köy Enstitülerinden günümüz için ne tür dersler çıkarılabilir?” başlıklı atölyemizin temel hedefi, köy enstitülerinin günümüz Türkiye’sinin eğitim sistemindeki potansiyelini,  ideolojik aygıt- toplumsal dönüşüm diyalektiği/gerilimi, yeniden üretimin çelişkili doğası gibi yönlerden, eleştirel pedagojinin bakış açısıyla değerlendirmektir. Atölyemiz, köy enstitüsü modelinin, ülkemizin mevcut somut koşullarına ne ölçüde ve nasıl taşınabileceğini eleştirel bakış açısıyla ele almayı hedeflemektedir

Sunulacak öneri metinleri en az 1000 sözcükten oluşmalıdır. Öneri metinleriniz, atölyede sergilenecek uygulamanın somut çalışma planını ve yöntemlerini içermelidir. Öneri metinleri, katılımcıların köy enstitüleri ve eleştirel pedagoji konularındaki yenilikçi ve somut katkı sağlayacak nitelikte araştırmalarını yansıtmalıdır. Köy enstitülerinin nasıl bir güncelleme ile günümüz eğitim sistemi içinde yer alabileceği sorusunu, eleştirel pedagoji bakışıyla değerlendirmeye dayandıran öneriler geliştirilmesi önemlidir.

Katılımcı seçimi, sunulan önerilerin uygulanabilirliği, yenilikçiliği ve eleştirel pedagojiye katkısına göre yapılacaktır. Seçilen katılımcılar, atölye boyunca diğer katılımcılarla etkileşim içinde olacaklardır. Atölye sonunda, atölye koordinatörü tarafından atölyede sergilenen ve tartışılan uygulamalara ilişkin bir bildiri yazılacak ve bu bildiri Kongre kitabında yer alacaktır.

Bu daveti değerlendirdiğiniz için teşekkür ediyor, katılımınızı heyecanla bekliyoruz.

Şermin Külahoğlu & Songül Sallan-Gül

Değerli Katılımcılar,

Bu çağrı, laik eğitim sistemi içerisinde din eğitiminin nasıl ele alınması gerektiği konusunda fikir alışverişi ve akademik tartışma için bir platform oluşturma amacı taşımaktadır. Laik bir eğitim sistemi, çeşitli inanç ve düşüncelere eşit mesafede durarak öğrencilere kapsamlı ve objektif bir bilgi sunmayı hedefler. Bu bağlamda, din eğitiminin nasıl şekillendirilmesi gerektiği, hem eğitimciler hem de toplum için hayati bir konudur.

Bu özel çağrı, laik eğitimde din öğretiminin amaçlarını, kapsamını ve metodolojisini belirlemek için farklı disiplinlerden gelen uzmanları bir araya getirmeyi amaçlamaktadır. Amacımız, çeşitli din ve inanç sistemlerine dair kapsayıcı, objektif ve bilgilendirici bir yaklaşım geliştirmektir.

Tartışılacak Ana Konular:

  1. Laiklik ve Din Eğitimi: Laik bir eğitim sisteminde din öğretiminin temel ilkeleri neler olmalıdır?
  2. Çeşitlilik ve Kapsayıcılık: Farklı din ve inançlara nasıl yer verilmeli, öğrencilerin kendi inançlarına ve diğer inançlara saygı duymaları nasıl teşvik edilmelidir?
  3. Pedagojik Yaklaşımlar: Din öğretiminde kullanılacak pedagojik metodlar ve eğitim materyalleri nasıl seçilmelidir?
  4. Akademik Objektiflik: Din eğitimi, bilgi ve inanç arasındaki sınırları nasıl belirlemelidir?

Katılım ve İşbirliği Çağrısı:

Bu çağrıya eğitimciler, akademisyenler, din bilimcileri, sosyologlar, antropologlar ve ilgili diğer disiplinlerden uzmanlar davetlidir. Ayrıca, toplumun çeşitli kesimlerinden gelen görüş ve öneriler de değerlidir.

Sonuç:

Laik bir eğitim sistemi, farklı inanç ve düşüncelere saygıyı temel almalıdır. Bu çağrı, din öğretiminin bu prensiplere uygun olarak nasıl şekillendirilebileceğine dair bir diyalog başlatmayı hedeflemektedir.

Murat Çatal

Değerli Katılımcılar,

Okullar ve üniversiteler çocukların, gençlerin, eğitim emekçilerinin, farklı bir dolayımda velilerin önemli yaşam alanlarından birisidir, gündelik yaşam süresinin önemli bir kısmı okullar ve üniversitelerde geçer. Okullar ve üniversiteler kendini ifadenin çok çeşitli biçimlerine tanıklık ederler: yazma ve konuşma biçiminde diller, sesler (müzik), renkler (resim), nesnelere biçim verme (heykel), dans ve spor biçiminde bedenin hareketleri vb. Kendini ifadenin bu yolları içinde okullar en güçlü ve yaygın söylem alanlarından biri olarak değerlendirilebilir. Söylem yoluyla zihinsel, duygusal devinsel pek çok üretim hayata geçer, eğitimin bileşenleri varolma gücü üretebilirler. Bu bağlamda okullar etkileşen her bireyin kendini geliştirme, güçlenme ve özgürleşme alanı olabilir.

Çocukların hakları var: özgürce ve onurluca yaşama; sevgi ve anlayışlı bir ortamda yetişme, bilgi ve becerilerini, özgürce düşünme ve karar verme yeteneklerini geliştiren bir eğitim; çocukların beden ve ruh sağlığını koruyacak bir sağlık hizmeti; sağlıklı beslenme ve barınma. Çocukların yaşamları hakkında alınacak önemli kararlar, onlara danışılmadan alınamaz. Ancak çocukların ve gençler, paternalist bir anlayışla karar süreçlerine dahil edilmiyorlar. Çocuklar haklarına rağmen devletin, piyasaların çeşitli siyasal ve toplumsal baskı gruplarının aynılaştırıcı pratiklerinin hedefi olmaktan kurtulamıyor.

Kapitalist sistem çocuk emeğini sömürüyor; velileri gibi çocukları da yoksulluğa mahkum ediyor; yoksul çocukların eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanmaları, sağlıklı beslenme ve barınmaları için yeterli kaynak ayrılmıyor; savaşlara neden olan cinsiyetçi, baskıcı ve militarist bir kültürü besleyerek çocukların şiddete uğramalarının önünü açıyor; anadilinde eğitim hakkını engelliyor; çocukları sınırsız tüketim açlığının hedef kitlesi haline getiriyor, sağlıksız besinleri, markalı ve pahalı giyecek ve diğer ürünleri tüketmeye yönlendiriyor. Ayrıca kamusal eğitim çok hızlı biçimde laik bilimsel eğitim anlayışından uzaklaştırılıyor. Türcü bir eğitim anlayışı ile ekolojiye duyarlı bir eğitim olanakları yok ediliyor.

Eğitimin tüm bileşenleri ile birlikte okulların kamusal niteliğinden uzaklaştırılması, kendi kendini yönetme pratiklerinin sınırlandırılması, eğitim eşitisizliklerinin derinleşmesi ve yaygınlaşması, okul yaşamının merkezden güdümlenmesi, canlı dinamik, yaratıcı, sevinçli ve üretken bir okul yaşamını adeta felç ediyor.

Okul ve üniversite yaşamının eleştirel bilgisini üreten ve özgür eğitim pratiklerini yaşama geçirme olanaklarını tartışan eleştirel pedagoji gerek makro ve gerekse mikro düzeyde özgür bir eğitimin koşullarını oluşturmayı amaçlıyor. Eleştirel pedagoji toplumdaki sosyal ve eğitsel eşitsizlikleri sorgulayarak bunların kaynaklarının belirlenmesi ve bireyler ve toplulukların güçlendirilmesi ve özgürleştirilmesi yolu ile bunları ortadan kaldırmayı savunur. Bu güçlendirme ve özgürleştirme sürecine okulların katkısı önemlidir.

Okulda Eleştirel Pedagojinin Uygulanmasının İmkanları” başlıklı atölyemizde toplumdaki eşitsizliklerin giderilmesi, eğitimde adalet ve eşitliğin sağlanması, öğretmen ve öğrenci arasındaki ilişkilerin olumlu yönde değiştirilmesi için okullarda nelerin yapılabileceğini, hangi yöntemlerin kullanılabileceğini özellikle eğitimcilerin/katılımcıların deneyimlerini temel alarak tartışmayı amaçlıyoruz. Atölyemizi eleştirel pedagojinin temel ilkeleri çerçevesinde “diyalog” temelli yürüteceğiz. Yürütülecek tartışmalar sonucunda ortaya çıkacak uygulama önerileri çerçevesinde eğitimciler için bir uygulama rehberi geliştirmeyi amaçlıyoruz.

Katılımcılar arasında deneyimlerin paylaşılacağı, interaktif bir ortamda geçecek bu atölyeye katılmak için lütfen katılım formunu doldurunuz.

Bu daveti değerlendirdiğiniz için teşekkür ediyor, katılımınızı heyecanla bekliyoruz.

Nejla Kurul & Cennet Engin

Değerli Katılımcılar,

Özel Gereksinimli Çocukların Eğitimine Eleştirel Pedagoji Açısından Bakış” başlıklı atölyemizde, özel eğitim gereksinimi olan çocukların, normal gelişim gösteren akranlarıyla (anayasal hakları olan) aynı eğitim haklarına nasıl sahip olabilecekleri, özel eğitimin genelinde karşılaşılan sorunlar (kaynaştırma eğitimi ve sonrası, bütünleştirme, mesleki eğitim) ve eleştirel pedagoji açısından çözüm önerilerini eğitimciler, akademisyenler ve engelli çocuğa sahip ailelerle ele alacağız.

Katılımcılar arasında deneyimlerin paylaşılacağı, interaktif bir ortamda geçecek bu atölyeye katılmak için lütfen katılımı formunu doldurunuz.

Bu daveti değerlendirdiğiniz için teşekkür ediyor, katılımınızı heyecanla bekliyoruz.

Saygılarımızla

Besim Toker

© Tüm Hakları Saklıdır.